Marka oluşturmak mı? marka olmak mı?

Her gencin hayali midir? bilmiyorum. Ben 2002 yılında kod yazmaya, web sitesi yapmaya ilk başladığımda CANLISoft isminde bir yazılım firmam olması hayalini kurardım. O zamanlar soyad+soft ekli hayali firmalar çok modaydı. Benden gören bazı arakdaşlarda kısa süre benimle aynı hayali paylaştılar. Onlar erken pes ettiler. Artık yazılım işi ilede uğraşmıyorlar. Bende 2007 yılına kadar msn adresimde bile kullandığım canlisoft isminden vazgeçtim. Sadece isimden değil hayallerimin bir kısmında da vazgeçtim. Artık yeni hayallerim yeni hedeflerim var.

Etrafımdaki yaşıtım bir kısım arkadaşlara “plan” diyorum, “kısa, orta vade hatta gelecek” diyorum. Neredeyse oda neki diyorlar. Bense kendimi plan yapmaktan alamıyorum. Büyük çoğunluğunu uygulayamayacağımı bile bile plan yapıyorum. Arada sırada bu planları revize ediyorum. Son revizemde de canlisoft rüyasını planlarımdan çıkardım.

Kabaca ticaretle uğraşan insanları ikiye ayırmak istiyorum. Markaları olanlar ve marka olanlar. Birde üçüncü grup ikisinide elinde tutanlar var fakat o kısımı düşünmek için kendimi çok genç hissetiyorum. (Buradaki bahsettiğim marka sözlük anlamındaki markayı belki tam olarak karşılamıyor. Fakat anlatılmak isteneni gayet iyi anlatıyor.)

Markaları olanlar; Ömülerini ticari bir hedef uğruna harcalar (belki başka hedefleri hayalleri de vardır) sonuçta bazıları başarır bazıları başaramaz. Başaranların ellerinde herkesin aklına kazınmış markalar kalır.

Marka olanlar ise; Onlarında hedefleri vardır. Fakat risk almak istemezler yada diğer kişiler kadar risk alamazlar. Risk alsalar bile ya imkanları yetersiz olur yada kapasiteleri. (Olayı bu kadar basite indirgemek doğru olmayabilir insanların tercihleri ilk başta kendilerini bağlar) Ama sonuçta onlarında kendileri marka olurlar. Belki herkesin dilinde değildir. Fakat bilmesi gerekenler bu kendileri marka olan insanları bilirler.

Ben hep birinci grupta olma hayalini kurdum. Planlarımdaki son revizede bu hayalimde de vazgeçiyorum. Birkaç yıldır ikinci seçeneğide göz önünde bulundurmaktaydım. Artık Bunda muhakkak programcılıktan sonra hala okumakta olduğum işletme bölümünün de etkisi var. Yıllar önce izlediğim en sevdiğim film diyebileceğim filmin kahramanı şirket birleşmeleri ile uğraşıyordu. Belki bu işlerle uğraşırken o geliyor aklıma bilemiyorum. Bunun yanında bu sıralar merak sardığım ülkeler arası politika da var. Bu konuları dinlemekten, okumaktan büyük zevk alıyorum. Müzik dinlemektense adım adım ilerleyerek bağımzılığını ilan eden kosova ve bir santranç tahtası misali üzerinde yapılan hamleler daha anlamlı geliyor.

Bunları 18 nisanda 23 yaşımı doldurduğum gün yazmayı düşünüyordum. Fakat bir türlü tembellik etmekten kedimi alamadım. “… her doğruyu söylemek doğru değildir.” densede düşündüklerimi paylaşmaktan kedimi alamıyorum.

Daldan dala konmuş gibi olacak ama son olarak şunu belirteyim. Teknoloji beni giderek daha fazla tembelleştiriyor. Cevaplar yerine o cevaplara nasıl ulaşabileceğim bilgisinin zihnimide daha çok yer tuttuğunu hissetmeye başladım. Son girdiğim sınavda soruda kullanılması gereken formülün 1 saat önce baktığım notta hangi sayfada, sayfanın neresinde olduğunu hatırlayıp formulü hatırlayamamam yada en basit matamatik işleminde işlemin sonucunu bulmak yerine aklıma gelen ilk şeyin kolumdaki saatle işlemi daha hızlı yapabilceğim bilgisi olması bu işte bir terslik olduğu fikrine kapılmama neden oldu. Sanırım tembellik insan oğlunun doğasında var. Eğer koyduğum hedeflere doğru ilerlemek, yaptığım planları uygulamak istiyorsam tembelliği minimuma indirmem gerekiyor. (Minimum deyince aklıma geldi yazmaktan kendimi alamadım. Oyunun kurallarında biri maliyeti minimuma indirip, kârı maksimuma çıkarmak.)

Son güncelleme 22 Nisan 2008

The following two tabs change content below.

Bahri Meriç CANLI

Web Geliştiricisi, Linuxcu, Dağcı, Amatör Telsizci, Girişimci, Motorcu

Latest posts by Bahri Meriç CANLI (see all)